Hindistan Gezi Notları 1
Kansav Arslan
Kansav Arslan
Hindistan'a 2010 yılı Kasım ayında, Tempo Tur'un Hindistan
Nepal turu dahilinde yaptığım yolculuğum...
Daha önce Hindistan'a gidenler insanın hayatında muhakkak en
az bir defa Hindistan'ı görmesi gerektiğini söylüyorlardı. Neden en az bir
defa? Çünkü Hindistan gezisi diğer gezilerden gerçekten farklı, kendinizi bir
belgeselin içerisinde gezinirken görüyorsunuz. Ben de bunu yaşadım. Sanki
başıboş bir ülke gibi, yollar bozuk, kuralları takan yok, bir kamyonete 25 kişi
binerek seyahat eden insanlar, otobüsün üstünde yolculuk edenler, yollarda inek
sürüleri, çöpleri karıştıran domuzlar, yolda karşıdan karşıya geçen maymun
sürüleri, yakanıza yapışarak sizi kovalayan işportacı çocuklar... Ama Hindistan
barış dolu bir ülke, o kadar düzensizlik ve kargaşaya rağmen hiçbir olumsuz
davranış, kavga veya tartışmaya şahit olmadık.
Yalnız önemli bir nokta var. Kimseyi Hindistan'a zorla
götürmeyin. Sizinle seyahat edecek birisini bulamadıysanız geziye yalnız gidin.
Grubumuzda bunun iki çiftte bu sorunlar yaşandı. Bir kadın yolcumuz çok merak
ettiği Hindistan'a, zorlayarak eşini getirmişti. Bir diğer adam ise zorlayarak
hanımını getirmişti. Zoraki Hindistan'a gidilmez, hayat standardınızın
düşeceğine, etraftaki çöp, toz, duman ve kötü kokulara rağmen gezebileceğinize
emin olarak yolculuğa çıkmalısınız. Seyahat acenteleri konforlu oteller
sunmasına rağmen, otelden dışarı çıkıp kendi başıma biraz etrafta gezineyim
diyebileceğiniz bir ülke değil Hindistan. Aman yanlış anlaşılmasın, güvenlikten
veya başınıza kötü bir şey geleceğinden değil,
ülke sefalet içinde olduğu için.
Ülkenin en enteresan tarafları Babürler ve Hinduizm... Ama
Hindistan'ı gezerek Hinduizm'i öğrenirim derseniz, gezi sonrası büyük bir hayal
kırıklığı ile dönersiniz. Gezi öncesi muhakkak Hindu dini ve tanrılarını
okuyun. Binlerce tanrısı olan Hinduizm'de, en önemli tanrılarından olan
"Brahma" (yaratıcı tanrı) adınayapılmış pek tapınak
göremezsiniz. Tapınaklar çoğunlukla;
Vişnu (koruyucu tanrı) ve Şiva (kötülükleri yok edici tanrı) olmak üzere iki
ana tanrıya adanmıştır.Bir de onların birinci dereceden akrabaları, eş ve
çocukları. Çocuklardan en sevimlisi ise kötü kaderli Ganeşa, fil başlı bu tanrı
bilgeliği sembolize ediyor. Ganeşa Hinduizm dininin koruyucusu ve bekçisi
olarak kabul edilir, Hindu olmak isteyen kişi, ilk önce Ganeşa'ya ibadet etmeli
kendisini ve samimiyetini ona kabul ettirmelidir, bütün Hindulara göre
Ganeşa'ya ibadet etmeden onun "dostluğunu" kazanmadan Hindu olmak
mümkün değildir. Her türlü Hindu duasında ilk önce Ganeşa'ya dua edilir, bu
küçük dua Hint besmelesidir: "Aum Sri Ganapataye namah" veya
"Aum Sri Ganesha namah". Bu sevimli fil başı tanrının heykeli,
Hindistan'dan alınabilecek en güzel hatıralık eşyalardan biridir.
Hindistan'da kast sistemini de unutmamak gerek; bunlar
modernleşen dünyamızda dahi, halen geleneklerde ve sosyal yaşantıda devam
ediyor. Eskiden daha katı olan bu kast sistemi içerisinde; kimin hangi mesleği
yapacağını kast sistemi belirliyor ve ancak aynı kast içindekiler birbirleriyle
evlenebiliyorlardı. Bir de kast sistemi
dışında kalan ve dâhil edilmeyenler (dokunulmazlar) var. Bunlar paryalar olarak
biliniyor ve insanlığın en aşağı tabakasında yer alırlar ve hiçbir hakları
yoktur.
Türkiye’ye gelen yabancı turistlere de rehberlik
yapmaktayım. Kapadokya ve Ege Bölgesi’ni kapsayan bir haftalık “Batı Turu”
grubunda, bir defasında Hindistan’dan gelmiş bir aile de vardı. Öğle
yemeklerinde restorana gitmeden önce,
onlar için restoranı arayarak özellikle vejetaryen yemeği istiyordum.
Diğerleri kebap yerken onlara zeytinyağlı ve benzeri sebze yemekleri servis
ediliyordu. Bir kaç gün sonra Hindu adam yanıma geldi ve “neden bize kebap
vermiyorlar?” diye sordu. Ben de “sizin için özel notta vejetaryen yemek, Hindu
aile” yazıyor deyince. Adam “biz Türkiye’de özellikle Türk Kebabı yemek
istiyoruz ama” dedi. Ben “siz Hindu
değil misiniz? Bizim kebaplar dana eti” dediğimde, “tamam biz Hindu’yuz ama
laik Hindu’yuz, sen bize kebap söyle” dedi. Böylece, modernleşen dünyada laik
Hindu’larla da tanışmış oldum.
Şimdi gelelim Hindistan gezimize.. Bu yazımda Khajuraho ve
Jhansi arasında gezdiğimiz Orchha’dan bahsedeceğim; ormanlar içerisinde kalmış
Kamasutra tapınakları ile ünlü esrarengiz Khajuraho şehrinden, Taç Mahal'in
bulunduğu Agra şehrine gitmek üzere sabah yola çıktık. Yolda trafik yok denecek
kadar az ama araçlar daracık şehirlerarası yolda ilerlerken, yolu ortalayarak
gidiyorlar, karşıdan gelen araçlar da bu şekilde geliyor ama tam araçlar
birbirine çarpacak kadar yaklaştığında her iki araçta kendi şeridine geçerek
yola devam ediyor. Tabi iki bu seyahat bizde başta endişe yarattı ama
alıştıktan sonra bütün yolcular eğlenmeye ve bu anı kameralarına kaydetmeye
çalıştı. Bir de yol boyunca vergi alan görevliler var. Otopark girişlerindekine
benzer açılır kapanır bir direk başında bekleyen bu görevliler, turist
arabalarını değil ama yük taşıyan halkı denetliyor ve özellikle de kaçak ağaç
kesenleri. Bu görevliler hem vergi alıyorlar hem de kaçakçılık ile mücadele
ediyorlar. Esasen Hindistan'da sıkı bir denetim olabileceğine insanın inanası
da gelmiyor, sanki devlet tüm vatandaşları kendi hallerine bırakmış gibi bir
hava var. Yaklaşık 150 km yolculuk ardından, öğle saatlerinde vardığımız
Orchha'a bu kadar muazzam bir kale ile karşılaşmak beni çok şaşırttı. Zaten Hindistan
gezisinde her şaşırmaya alışmıştık. Jhansi'ye 18 km uzaklıkta bulunan Orchha'da
bir çok kaliteli otel de var. Gerçekten ilginç ama biz de öğle yemeğimizi, bir
çok batılı turistle birlikte, beş yıldızlı bir tatil köyünde açık büfe olarak
aldık. Ben de pizza yedim!
Otellerde turist grupları haricinde birçok kendi başına
bölgeye gelmiş turist de var. Orchha gezilecek yerler yürüme mesafesi içinde
bulunuyor ve oteller de kalan müşterilerine her gün rehberli, yürüyerek şehir
turu düzenliyorlar.
Şehir, Sanskritçe "sazlık içeren" anlamına gelen
"Vetravati" olarak da bilinen Betva nehrinin yanında kurulmuş. Betva;
Yamuna nehrinin bir kolu ve üzerinde Rajghat, Matatila ve Dam Parichha isimli
üç baraj bulunuyor. Bu nehirden Hindu destanı Mahabharata'da da
bahsedilmektedir. Orchha'da; muhteşem bir kalenin yanısıra, Laksmi Narayan, Ram
Raja ve Chaturbhuj Tapınakları bulunuyor.
Orchha; düzgünce boyalı evleri, pazar tezgahları, çeşitli
şehirlerden gelemiş yerli turistleriyle tenha denebilecek kadar az insanın
bulunduğu, Betva nehrinin üstünde yer alan bir adada kurulu küçük bir Hint
prensliği olan Bundela’nın eski başşehri . Bundela kralı Rudra Pratap (iktidarı
1501-1531) Orchha şehrini kurmuş. Raja Rudra Pratap; Orchha şehrinin inşaatı
başlatmış ama bir ineği, kaplanın pençesinden kurtarmak için çalışırken
hayatını kaybetmiş. Daha sonra oğlu Madhukar Orchha hükümdarı olarak başarılı
olmuş. Şehir bugünkü halini ise Raja Bir Singh Deo döneminde kazanmış, 22
yıllık iktidarı sırasında, Orchha'nın en güzel binaları da dâhil olmak üzere,
bölge genelinde toplam 52 kale ve saray inşa edilmiş. Ama şehir 1636 yılında
Şah Cihan tarafından Babür İmparatorluğu'na ilhak edilmiş.
Günümüzde Orcha'da Bundele Krallığı döneminde inşa edilmiş;
büyük ve zarif kalenin içerisinde 3 tane saray bulunuyor. Bunlardan en önemlisi
olan Cihangir Mahal, Moğol imparatoru kudretli Akbar’ın şehri ziyareti anısına
Raja Bir Singh tarafından 17. y.y.’da yaptırılmış. Kompleksin içindeki diğer
saraylar Raj Mahal ve Praveen Mahal (Sheesh Mahal). Kalenin bir turist
gruplarının içeriye girdiği kapısı birde eskiden nehir tarafından girilen süslü
kapısı var. Kalenin dış görünümü de iç süslemeleri de hayranlık uyandıracak
kadar ince süslemeler ile dolu.
Kalenin girişinde bir grup yerli turist yani Hintli kadının
yerde oturmuş tef çalıp dans ettiğini görünce biz de onlara katıldık.
Bizimkiler Hintlilere Türk figürlerini gösterince onlar bizi ortalarına alıp
alkışlamaya başladılar, grubumuzdan Emel Hanım aramızdan en çok alkışı alan
oldu. Daha sonra kale ve içindeki sarayın bölümlerini gezmeye başladık. Orchha
Kalesi’nin üst katlarında saray odaları bulunuyor ki, buralara gerçekte dik ve
korkuluğu olmayan merdivenlerden çıkılıyor. Üstteki balkonlar ve teraslar da
gezinen maymunlar ise kalenin yeni sahipleri olmuşlar, fotoğraflarını çekmek
için yanlarına yaklaştığımızda bize saldırıp kovaladılar. Ben gerçekten hızlı
kaçtım ama arkamdaki Alman turist o kadar hızlı değildi, maymun saldırısından
kurtulmak için sırt çantasını çıkartıp onlara sallamaya başladı. Bu ise
maymunları daha da sinirlendirdi ama sonunda bütün turistler birleşerek
maymunları püskürtmeyi başardık. Hindistan ilginç bir ülke, her an sizi
şaşırtan bir sürprizle karşılaşabiliyorsunuz.
Daha da enteresan olanı; bu kadar kalabalık Hindu toplumunun
yüzyıllar boyu önce Müslüman Babür’lerin, daha sonra Hristiyan İngilizlerin
egemenliğinde yaşamış olması…
Orccha’dan öğleden sonra ayrılarak, Agra’ya giden trene
binmek üzere Jhansi’ye gittik Jhansi şehri Hindistan'ın kendilerini yöneten bu
güçlere karşı başkaldırışlarına şahit olmuş bir kaleye sahip. 1857 yılında
İngiliz-Hint ordusunda kullanılan yeni tip fişeklerin yapımında domuz ve inek
yağı kullanılması hem Hindu hem de Müslüman askerler arasında infiale neden
olmuş. İngiliz ordusunda görevli asker Mangal Pandey kendi ordusunda çıkan bir
tartışmada İngiliz çavuşu vurarak öldürmüş. Panley, İngiliz mahkemesi
tarafından suçlu bulunarak asılınca Hindistan'da büyük bir ayaklanma çıkmış.
İngilizlere karşı isyan eden halk Jhansi Kales’ini ele geçirmiş, İngilizlerin
cevabı ise çok kanlı olmuş. İsyan bastırılırken siviller de dahil 5 bin
civarında insan hayatını kaybetmiş. Bu olaylar Hindistan Tarihi’nde İngilizlere
karşı yapılan 1857 Bağımsızlık Savaşı olarak yerini almış.
Hindistan'da beni en çok etkileyen, insanların bütün bu
kargaşaya rağmen çok huzurlu ve rahat görünmeleriydi. Bunu da inançlarından
gelen Karma'ya bağladım. Karma; hem fiziksel hem de zihinsel her türlü eylemin
sonuçlarının kaçınılmaz olduğunun ifade ediyor; düşündüğümüz her şey ya da
yaptığımız her eylemin sonuçlarının, bizi bu yaşamımızda ya da sonraki
yaşamımızda etkileyeceğini söyleyen bir kural. Yani; gerçekleştirmiş olduğumuz,
fiziksel ya da zihinsel her türlü eylemin etkilerini şu anki gerçek yaşam içinde
görmesek bile, bir sonraki yaşamımızda bunların yansımalarıyla yüzleşeceğimize
inanıyorlar. İyi bir Hindu olmak, hangi kastta olursanız olun, muhakkak iyi bir
Karma'ya sahip olmaktan geçiyor. Bu özetle şudur; iyilik yapan, iyilik bulur;
kötülük yapan kötülük bulur. Karma sizin yaşamınızdaki "hal ve
gidişat" notlarınız. Uyumlu, sakin, soğukkanlı ve toleranslı olursanız
başınıza iyi şeyler gelecektir. Hani bizler başımıza talihsiz bir olay gelince,
"neden bunlar hep bana denk gelir?" diye sorar ve cevabını bulamayız
ya, Hindular bunun sebebini bulmuşlar; "Kötü Karma". Bu ülkede
sefalet ve karmaşa içerisinde yaşayan insanlar, birbirlerine karşı çok saygılı
ve toleranslı davranıyorlar. Basit şeylerde "bunun için karmayı bozmaya
değmez "diyerek gülüp geçiyorlar.
Siz de Hindistan gezinizde, etrafınızdaki kargaşaya gülüp
geçin, gezinizin keyfini çıkartın. Hindistan; insanın ömründe muhakkak en az
bir defa görmesi gereken bir yer, unutmayın…
Kansav ARSLAN
Tempo Tur
Kansav Arslan
Tempo Tur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder