FAS TURU ve TANCA
2011 şubat ayında yaptığımız Fas gezisinde; THY ile
Kazablanka'ya varışımızın ardından araç ile direk Rabat'a giderek şehir turu
yaptık ve akşam saatlerinde Tanca'ya ulaştık.
Tanca'ya kara yolu, deniz yolu veya tren ile gidebilirsiniz.
Kazablanka-Tanca arası Atlantik kıyı şeridinden otoban ile birbirine bağlanmış
olup araçla yaklaşık 6 saat sürmektedir. Başkent Rabat ise bu iki şehir
arasında bulunmaktadır.
Kazablanka'nın ardından Fas’ın ikinci büyük ticari liman
şehri Tanca'dır. Tekstil, kimya ve maden endüstrilerinin yanı sıra en
büyük kazanç tarım ve turizm gelirlerinden elde edilmektedir. Tanca iki farklı
şehirden oluşur. Biri Mağrip (Arap ve Berberi nüfus) yüzü, diğeri ise turistik
modern Akdeniz şehri oluşu. Şubat ayında değil de Haziran'da gitmiş olsaydık 2
kilometre uzunluğunda, 200 metre genişliğindeki Tanca Plajı’nda yüzmek veya
ince kumlarda güneşlenmek gerçekten harika olurdu diye düşündük. Plajın
arkasında deniz manzaralı çok katlı konutlar ve oteller mevcut. Özellikle yaz
aylarında Avrupalı turistlerin doldurduğu Tanca Plajı’nda; geceleri de
eğlenceli vakit geçirmek isteyenler için birçok disko, bar ve restoranlar
bulunmaktadır.
Sabah uyandığımda, sekizinci kattaki deniz manzaralı odamdan
Cebelitarık Boğazı’na baktığım zaman sanki İspanya kıyılarını görüyorum sandım.
Zaten Tanca’ya sadece Cebelitarık Boğazı’nı görmek için bile gitmeye değer…
60 km uzunluğundaki boğazın en geniş noktası Trafalgar Burnu
ile Spartel Burnu arasında 44 km, en dar noktası ise Cires Burnu ile Tarija
Burnu doğusunda 14 km’dir. En sığ
bölgesi ise Boğaz’ın ortası olup buranın derinliği 324 metredir. Cebelitarık
adı; Berberi kökenli Arap komutanı Tarık Bin Ziyad'dan gelmektedir. Tarık Bin
Ziyad'ın, emrindeki dört gemi ve yedi bin asker ile 711 yılında İber
Yarımadası’na hareket ettiği ve İspanya’nın güneyindeki Buheyra denilen yerden
karaya çıktıktan sonra askerlerin geriye dönme ümidini kırmak için gemileri
yaktırdığı rivayet edilmektedir...
Tanca'nın karşı kıyısında İspanya bulunur ama Cebelitarık
Yarımadası İngilizler’in kontrolündedir. Cebelitarık (Gibraltar) yaklaşık
30.000 nüfuslu, resmi dili İngilizce olan Britanya'ya bağlı bir yarımadadır.
İspanya'nın en güney ucundaki Ada’nın İngilizler’e ait olması da ilginçtir.
Cebelitarık 1462'de Araplardan İspanyollara geçmiş 1502'de resmen İspanyol
topraklarına katılmıştır. 24 Temmuz 1704'te İngiltere-Hollanda deniz kuvvetleri
tarafından ele geçirilmiştir. İspanya; 1713 tarihindeki Utrecht Antlaşması'yla
Kale’yi İngiltere'ye iade etmeyi kabul etmiştir. Avrupa ile Afrika kıtalarını
birbirinden ayıran Cebelitarık Boğazı’nın
kontrolü bu üç ülkenin elindedir: İngiltere, İspanya ve Fas. Her yıl
binlerce geminin geçtiği bu Boğaz’ın
ticari ve stratejik önemi çok büyüktür.
Avrupa ile Afrika’yı birbirinden ayıran Boğaz’da;
Cebelitarık Köprüsü’nün yapımı da planlanmaktadır. Bu köprü tamamlandığında
Müslüman bir ülkenin kültürüyle, Hıristiyan bir ülkenin kültürü arasında bağ
oluşturacağı ve Afrika-Avrupa arasında ekonomik bağlantıların artmasına
yardımcı olacağı düşünülmektedir. Boğaz’ın yüzeyinde doğudan batıya giden
kuvvetli bir akıntı, derinlerinde ise daha zayıf bir akıntı Akdeniz’den Atlas
Okyanusu’na akmaktadır. Bu akıntıları fark eden dünyaca meşhur Fransız deniz
bilim adamı Jacques Yves Cousteau’nun (Jak Kusto) Cebelitarık Boğazı’nda
yaptığı incelemelerin Kuran-ı Kerim ile örtüştüğünü öğrenmesiyle Müslüman
olduğunu anlatan birçok kişi bu şehir efsanesine inanmış gözükmektedir.
Fas'ın Tanca şehri ile İspanya'nın Tarifa şehri arasında her
gün 07:00-21:00 arası düzenli feribot seferleri vardır. Feribot biletlerini
internetten de almak mümkün olup tek yön 37€’dur. Ayrıca İtalya'nın Cenova,
Fransa'nın Marsilya, İspanya'nın Barselona şehirlerinden Cebelitarık Boğazı’na
haftanın belirli günlerinde düzenli feribot seferleri de mevcuttur. Tanca,
kuzeybatı Afrika Bölgesinde yani Mağrip'tedir. Afrika'nın diğer ülkelerinden
Atlas Dağları ve Sahra Çölü ile ayrılan Mağrip ülkeleri, Akdeniz coğrafyası ve
kültürü açısından Akdeniz havzasının bir parçası ve Arap kültürünün etkisi
altındadır. 19.yy'dan itibaren Mağrip ülkelerinin büyük bölümü Fransız
idaresine girmişlerdir. Batı Sahra ve Fas'ın bazı şehirleri ise İspanya
tarafından ilhak edilmiştir. 20. yy'da Fas'taki İspanyol şehirleri, Ceuta ve
Mellila hariç, bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır. Fas, Cezayir, Tunus, Libya ve
Moritanya, 1989'da Arap Mağrip Birliği'ni kurmuşlardır. Muammer Kaddafi
tarafından bir Arap üst-devleti fikri olarak ortaya çıkan bu birlik, zamanla bir
ortak pazara dönüşmeyi hedeflemiştir ancak 2011 yılında Libya ve Tunus
demokrasi isteyen halkın ve batılıların yeni hesaplarıyla iç savaşa
sürüklenmiştirler.
Mağrip
ülkelerinin kuskusa dayanan ortak bir mutfak kültürü vardır. Buna karşın Mısır
ve Doğu Arap mutfakları pirince dayanır.
Tanca'da da geleneksel olarak her cuma, öğlen muhakkak kuskus yenmeye
devam eder. Tanca'da da bulunan Berberiler, bugünkü Fas, Mısır, Libya, Tunus ve
Cezayir’i içine alan Kuzey Afrika'nın bilinen göçebe ya da yarı göçebe olarak
yaşayan en eski kabilelerdendir. Kuzey Afrika’ya egemen olan Fenike, Kartaca,
Roma, Endülüs, Osmanlı ve Fransız kültürlerinden farklı biçimlerde
etkilenmiştir. Bölgede 7. yüzyılda yaşanan İslam yayılması sırasında İslamiyeti
benimsemişlerdir. Ama Fas'ta Mağrip bölgesinde yaşayan ve Berberice konuşan
Yahudi cemaatleri de vardı. Berberi Yahudiler, aynı zamanda Arapça da konuşan
Mağribi Yahudilerin alt koludur. 1948 Arap-İsrail Savaşı'nın ardından yerel
Yahudi cemaatleriyle Arap cemaatleri arasında gerginlik baş gösterdiğinden,
1950 ile 1970 yılları arasında çoğu Fransa ve İsrail'e göç etmişler. Bugün
Fas'ta yerel Berberi Yahudi cemaati artık bulunmamaktadır. Nüfusu 4.000 kişiyi
bulan Fas Yahudileri’nin çoğu Kazablanka'da yaşıyor ki bunların bazıları
Berberice de bilmekteler.
Halen Berberi Yahudileri’nin İsrailoğulları’ndan olup
zamanla dil ve kültürel açıdan Berberiler içinde asimile olduğu mu yoksa
sonradan zamanla Yahudiliği mi seçtiği tartışma konusudur. Bugün İsrail'e göç
etmiş Mağrip bölgesi yahudileri, kuskus yemeğini İsrail'e de taşımışlardır.
Genelde Tanca'daki tabelalarda, Arapça ve Fransızca beraber
yazılmaktadır. Halkın hepsi Arapça konuşmasına rağmen, İngilizce ve İspanyolca
turistik yerlerde yaygın olarak konuşulmaktadır. Eğitimde ise Fransızca ilk
sırada öğretilen yabancı dil olduğu için neredeyse tüm Fas'lılar ile Fransızca
anlaşabilirsiniz.
Tanca'da bulunan yabancı dilde eğitim yapan uluslararası
liseler arasında; Amerikan, Fransız, İspanyol, İngiliz liselerinin yanında
Türk'lere ait Muhammed Fatih Türk Koleji'de bulunmaktadır.
Tanca'da gezilmesi gereken yerlerin başında Dar el Makhzen
veya Sultan Sarayı gelir. 17.yy'da Molla İsmail döneminde yapılmış ve günümüzde
Fas El Sanatları ve Antik Eserler müzesi olarak faaliyet göstermektedir.
Medine'deki tarihi yapılar arasında bulunan ABD Konsolosluğu 1821 yılında
açıldığında; ABD dışındaki ilk Amerikan hükümeti mülkiyeti olma ünvanını
kazanmış olup, ABD'nin en eski diplomatik binasıdır. Günümüzde ise Arapça dil
çalışmalarına ev sahipliği yapan bir kültür merkezi, müze ve araştırma
kütüphanesi olarak kullanılmaktadır.
Fas'ta öğle saatlerinde çekilen fotoğraflar muhteşem ışık
verir. Bu sebeple Fas'ın birçok bölgesinde sinema filmleri çekilmektedir.
Tanca'da çekilen meşhur filmler arasında; The Bourne Ultimatum, Matt Damon –
2007, Inception, Leonardo DiCaprio – 2010, James Bond filmlerinden; "The
Living Daylights" ve "From Russia with Love" sayılabilir.
Fransız ressam Henri Matisse'in 1912 yılında Fas'a gelerek birkaç sene bu
ülkede kaldığını da belirtmekte fayda var. "Tanca'daki Pencere"
isimli tablosu günümüzde, Moskova'da Puşkin Sanat Galerisi’nde
sergilenmektedir.
Bun yanı sıra Forbes Dergisi’nin kurucusu Malcolm Stevenson
Forbes'in yazlık evi Tanca'da Mendoub Palace'da
müze olarak faaliyete geçmiştir. Evde Forbes'in "Kurşun Asker"
koleksiyonu sergilenmektedir. Malcolm Forbes'ın Tanca'da yetmişinci yaşını
kutladığı doğum günü partisi, dünya magazinini uzun süre meşkul de etmiştir
Forbes'in 2.5 milyon $ harcadığı partiye katılanlar arasında bulunan Elizabeth
Taylor, Gianni Agnelli, Robert Maxwell, Barbara Walters, Henry Kissinger, ABD
senatör ve valileri ile büyük şirketlerin Ceo'ları gibi 800 davetli; dünyanın
çeşitli şehirlerinden 3 yolcu uçağı ile toplanarak getirilmiştir. Partide 600 davulcu, akrobatlar, dansçılar
ve 300 Berberi süvarisinin düzenlediği Fantasia Şov düzenlenmiştir.
Tanca; Orta Çağ’ın en meşhur gezgini ve Rıhlet-ü İbn Battûta
isimli seyahatnamenin yazarı İbni Batuta'nın şehridir. Kendisi ilk gezisini
1325'te Mekke'ye hacca giderek gerçekleştirmiş, zengin, Faslı bir Müslümandır.
İbni Batuta'nın hac yolculuğu kendisini dünyayı keşfe yöneltmiş; Afrika,
Ortadoğu ve Uzak Doğu'ya yaptığı seyahatleri kitaplarında anlatmıştır. Yapı
Kredi Kültür Sanat Yayıncılık tarafından 2004 yılında Türkçe olarak piyasaya
sürülen kitabının tanıtımında; "Tüm zamanların en ünlü seyyahı İbn
Battuta’nın dev eseri tam metin olarak nihayet Türkçe’de. Araştırmacı A. Sait
Aykut tarafından sekiz yılda beş yüze yakın kaynak taranarak çevrilen İbn Battûtta
Seyahatnamesi, YKY’nin 2000. kitabı olarak yayımlanıyor. Kâzım Taşkent
serisinden çıkan, 15 küçük bir büyük harita içeren bu dev yapıt, uluslararası
İbn Battûta literatürüne katkı sağlayacak çaptadır" denmektedir.
Tanca'nın 40km doğusunda, Martil Nehrinin Rif Dağları’ndan
akarak Akdeniz'e döküldüğü deltasında kurulan ve Tanca'nın aksine henüz yabancı
turistler tarafından fazla keşfedilmeyen Fas'ın önemli liman şehri Tetouan
şehri de görülmeye değerdir. Medina (eski şehir) bölgesi UNESCO Dünya Kültür
Mirası listesinde olan Tetouan'da bazı tabelalarda 3 dil görmek mümkündür;
Arapça, İspanyolca ve Fransızca. Medina etrafındaki surlarıyla Mağrip
bölgesinde Kasbah (yüksek kale) diye adlandırılan semti de; beyaz renkli
Tetouan evlerinin üstünde, tezat bir mimari oluşturmuştur. İspanya'dan buraya gelen Yahudiler yüzyıllar
boyunca bu bölgede Araplar'la beraber yaşamışlar, ikinci dünya savaşı
sonrasında İsrail'e bu bölgeden birçok Yahudi göç etmiştir Günümüzde ise Yahudi
ailelerin sayıları çok azdır.
Fas'ın nüfusu 35 milyon civarında ama %30'u henüz 14 yaş
altındakilerden oluşmaktadır. 700.000 nüfusu ile Tanca'da da gençler hery erde
ve Avrupalı gibi giyinip, batı müziği dinlemektedirler. Akşam güneş battıktan
sonra insanlar sokakta dolaşmaya çıkarlar. Gece hayatı saat 23:00'ten sonra
başlar ve sabah saatlerine kadar devam eder. Eskinin sırt çantalı turistleri
yerine Tanca; yeni limanı, lüks otelleri, barları, yenilenmiş kafeleri, temiz
ve aydınlatılmış caddeleri ile turizmde son yıllarda yeni bir çizgi yakalamaya çalışmaktadır.
Henüz bir Bodrum, Marmaris olamamış ama Fas'ın gelişen ve modernleşen yüzünü
Tanca'nın son yıllardaki değişiminde izlemek mümkündür.
Kansav Arslan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder