Amerika kıtasının tek sosyalist-komünist ülkesi Küba’ya Lenin – Stalin heykelleri ve orak-çekiç görme hayali ile giderseniz hayal kırıklığına uğrarsınız.. Küba bambaşka bir ülke. Kendine özgü kahramanları ve sosyalist devrimi var. Hala sosyalist ama hızla değişiyor.
Daha önce de Küba’ya gitmiş olmama rağmen, ülkede son
zamanlarda yaşanmakta olan hızlı değişim beni çok etkiledi. Maaşlar yükselmiş,
özel işletmelere izinler verilmiş, yeni vergiler gelmiş.
Daha neler mi değişiyor? İşte Tempo Tur ile gezdiğimiz Küba turu izlenimlerim. ;
Ama önce kısaca Küba hakkında genel bilgi vereceğim;
Ama önce kısaca Küba hakkında genel bilgi vereceğim;
Küba; Kıbrıs’tan on kat daha büyük bir ada. Nüfusu 12 milyon
olan ülkenin başkenti; Havana ve nüfusu 2 milyondan fazla. Ülke İspanyollar
tarafından 400 yıl boyunca sömürülmüş ama 19.yy sonunda bağımsızlığına
kavuşmuş. İspanyollara karşı verilen savaşta en önemli kahraman, aynı zamanda
bir siyasetçi ve yazar olan “Jose Marti”. İspanyollara karşı yapılan savaşın en
önemli fikir adamlarından olan Jose Marti, bu savaşta hayatını kaybetmiş ama
ismi ölümsüzleşmiş. Küba’da neredeyse her şehir ve kasabada heykelleri
dikilmiş, adı caddelere verilerek yaşatılmış.
Küba İspanya’dan ayrılarak bağımsızlığını sürdürmüş ancak
ABD’ye neredeyse 150 km uzaklıktaki bu ada 20.yy başında ABD’nin lüks tatil,
kumar ve fuhuş merkezi olmaya başlamış. Kübalılar kapitalizm ile yine köle
durumuna düşünce sosyalist fikirler ada halkı içerisinde hızla yayılmış. Küba
ordusunda asker olan Fidel Castro; bu fikirlerle isyanlar çıkarmaya başlayınca
önce hapis daha sonra ise sürgün cezası çekmiş. Arjantinli Che Guavera’nın da
dahil olduğu 12 kişilik bir devrimci silahlı grup, Castro önderliğinde 2 yıl
boyunca Küba dağlarında yönetimi ele geçirmek için çeşitli eylemler ve
saldırılar düzenlemişler. 1959 yılbaşında yönetimde bulunan Batista’nın ülkeden
kaçması ile Castro ve ekibi yönetimi ele geçirmiş. Peki 1959’dan bu yıla
günümüze Küba’da neler oldu?
ABD tabii ki yanı başında Komünist bir ülke istemediği için,
muhalifleri bir araya toplayıp, Castro’ya bir dizi darbe girişiminde bulunmuş
ama hiçbirinde başarılı olamamış. Bu iki ülkenin arası hala bozuk ama ABD
vizesi olanlar Küba'ya girişte sıkıntı yaşamıyorlar.
1990’lar Küba için daha zorlu geçmiş. Sovyetlerin yıkılması
ile en önemli siyasi ve ekonomik desteğinden yoksun kalan ülkede bir dönem
maaşlar dahi ödenemez. İnsanlar açlık tehlikesi ile karşılaşırlar. 1993 yılında
Castro, tropik adayı turizme açma kararı alır. Böylece turizm gelirleri ile
ülke ekonomisi düzelecektir. Bugün ülkenin en önemli gelir kaynağı da turizm.
Bunu nikel, şeker, tütün, kahve ve rom ihracatı izliyor. 12 milyonluk ada halkı
geçinip gidiyorlar.
ABD ise hala Küba'ya çok katı bir ambargo uyguluyor. Kendi
vatandaşlarının da Küba'ya gitmesini istemiyor. Küba vizesi bu sebepten dolayı
pasaporta basılmıyor, size ayrı bir döküman veriliyor. Yeşil pasaport sahipleri
ise bu belgeyi havalimanında dolduruyorlar. Küba'ya giriş ve çıkışlarda bu
belge damgalandığı için pasaportunuzda Küba'ya girdiğinizi gösteren bir kanıt
olmuyor. Küba'ya en çok Kanada ve İspanya'dan turistler geliyor. Son zamanda
ABD vatandaşları da gelmeye başladılar.
Küba’ya gidenler Lenin – Stalin heykelleri ve orak-çekiç
göremiyorlar çünkü Küba devrimi Sovyetler tarafından yapılan bir devrim değil.
Kahramandarı Comandante (Komutan) olarak adlandırılan; Fidel ve Raul Castro
kardeşler, Juan Almeida Bosque, Camilo Cienfuegos ve Arjantinli devrimci doktor
Che Guevara !! İşte bu devrimciler Küba’nın Lenin’leridir, heykelleri ve resimleri
ülkeyi süsleyen kişilerdir. Ayrıca 19.yy İspanya-Küba savaşları sırasındaki en
önemli isimlerden “Jose Marti” ile “Carlos Manuel de Cespedes”. Bu savaşlar
sonrasında, hem adada kölelik sona ermiş hem de Küba bağımsız bir devlet olmaya
hak kazandığı için, 19.yy İspanya-Küba savaşlarının kahramanları da hala
saygıyla anılmaya devam ediyorlar. İsimleri caddelere veriliyor, heykelleri
meydanlara dikiliyor... Ülkede orak-çekiç yerine heryerde göreceğiniz sembol
ise “bağımsız Küba’nın bayrağı” olacaktır.
Küba’da iki çeşit yerel para birimi var. Biri pezo diğeri
ise CUC (Convertible Pezo). Ülkede maaşlar pezo ile veriliyor ama turislerin bu
parayı kullanmaları yasak. Ülkeye gelen turistler ellerindeki dolar veya euro
bozdurunca kendilerine CUC veriliyor. Zaten son zamanlarda CUC heryerde
geçiyor. Devletin Kübalı halk için kurduğu özel mağazalar hariç diğer her yerde
CUC ile alışveriş yapıyorsunuz. Taksi, restoran, otel, hediyelik eşya, puro,
rom vb. CUC ile satılıyor. Çok yakın zamanda maaşların da CUC ile verileceği ve
pezonun bir veya iki yıl içerisinde tamamen tedavülden kaldırılacağı tahmin
ediliyor. Not : 2000'li yıllarının başından beri heryıl defalarca gittiğim Küba sürekli ve hızlı şekilde değişmeye devam ediyor.
Küba'da yeni değişimler meclisin onayını bekliyor. Çok
yakında Kübalıların ülkeden çıkışlarındaki zorlayıcı bürokratik engeller de
kalkacak deniliyor. Bugün bir Kübalı yurt dışına çıkmak isterse gideceği ülkede
ona kefil olacak birisi gerekli. Kefil olan kişi ülkesinde bulunan Küba
elçiliğine giderek yaklaşık 100 $ civarında bir masraf yaparak; konaklama, yeme
içme, hastalık halinde tedavi masraflarını garanti ettiğine dair evrakları
doldurmak ve Kübalı misafirinin ülkene geliş ve dönüş uçak biletini de alarak
elçiliğe ibraz etmek zorunda. Bu davetiye elçilik tarafından uygun bulunursa
Küba’da İçişleri Bakanlığı'na bildiriliyor. Kübalı vatandaş da ayrıca 100 $ civarı
masraf yaparak gerekli izin belgelerini kendi ülkesinden alarak, gideceği
ülkenin büyük elçiliğine vize başvurusu yapıyor. Küba'ya bugün Ekvator hariç
diğer tüm ülkeler vize uygulamakta. 2013 yılında uygulamaya geçecek yeni
yasalar ile bu davetiye prosedürü sona erecek. Kübalı vatandaşlar gitmek
istediği ülkenin büyük elçiliklerine direk başvurabilecekler.
2013'teki bir başka önemli değişimin de maaşlar olacağı
düşünülüyor. 2009 yılına kadar Küba'da genel olarak her meslek grubuna verilen
aylık ücret yaklaşık 25 $ civarındaydı. Halkın kariyer yapma ve meslek edinerek
kariyer yapmalarını özendirmek amacıyla, ülkeye önemli hizmetler sağladıklarına
inanılan asker, polis, doktor, öğretmen ve turizm sektörü çalışanlarının
maaşlarında artış yapılmıştı. Yani eskiden sokak temizleyen ile bir doktor aynı
maaşı alırken, 2009 yılında bazı meslek gruplarının maaşları yükseltilmişti.
2012 yılında Küba'da en düşük maaş aylık 35 $ civarında ama doktor, asker,
polisler, öğretmenler, turizm çalışanları ise daha yüksek maaş alıyorlar.
Ülkede en az para kazananlar ise çiftçiler çünkü kazandıklarının %90'ını
devlete veriyor ve %10 ile geçiniyorlar. 2014 yılında bu maaşlara ayrıca zam
gelmesi beklenmekte.
Küba'da halk turizme çoktan alışmış ve hediyelik eşya
tezgahları oldukça artmış. Pazarda veya dükkanda hediyelik eşya satmak
isteyenler ise önce ne satmak istediğini ve ürün miktarını devlete beyan
ediyorlar. Bu malların ortalama bedelleri devlet tarafından tesbit edilerek
buna göre vergilendiriliyorlar. Kazançlarının %70'i devlete gidiyor gibi
gözükse bile Küba'da devlet hediyelik eşyaların rayiç bedellerini düşük tuttuğu
için esnaf da kazancından hayli memnun. Yani Küba ekonomisi gitgide kapital
yaratmaya yönelik açılımlar sergiliyor. Birçok yabancı ortaklı otel, restoran,
seyahat acentası ülkede faaliyet gösteriyor ama 2013 yılında yeni düzenlemeler
ve kolaylıklar ile bu sayılar katlanarak artacak gibi gözüküyor.
( NOT: 2013 yılında; Küba vatandaşları için İçişleri
Bakanlığı'ndan onay almaksızın, vize alabildikleri her ülkeye seyahat
edebilecekleri düzenleme yapıldı. )
Küba'da bir başka çok renklilik ise araç plakalarında. Mavi,
sarı, kırmızı, siyah, beyaz, yeşil, portakal rengi gibi bir çok değişik renkte
araç plakası var. En çok mavi renkli plakalı araç var. Bu plaka devlete ait
tahsis edilmiş araçlara ait. Otobüs, kamyon, kurum otoları hep mavi renkte. Bu
plakaya sahip kişiler yolda polis kontrolünde durmak ve kendi güzergahı
üzerinde gideceği yer olan yolcuları da araçlara almak zorunda. Eskiden
ücretsiz olan bu seyahatler de artık paralı olmuş! Ayrıca kendi veya devletin
kendisine tahsis ettiği otomobili ile arkadaşlarını evlerine bırakan Kübalılar
bile artık benzin parası talep etmeye başlamışlar!
Küba hızla değişirken eski sosyalist ilişkilerin yerini de
materyalist ilişkiler almaya başlamış...
Küba'da binlerce eski Amerikan arabası görürsünüz. Bu
araçlar 1959 ve önceki yıllara ait modellerdir. Küba'daki 1959 devrimi sonrası
zengin sahipleri otomobillerini bırakıp adadan kaçmışlar. Castro'da hepsine el
koyup ya halka dağıtmış ya da devlet hizmetine sokmuş. Bu eski araçlar arasında
turistleri gezdiren taksiler de var. Bunları sakın ucuz zannetmeyin. Sarı
plakalı araçlar şahıs araçlarıdır, yani Kübalının kendi aracıdır ve bu araçlar
yaklaşık 100.000 $ fiyata satılıyor. Küba'da şahıs mülkiyeti olur mu demeyin,
tabiki var. Devrim öncesinde kendi evinde oturanların evleri hala kendilerine
ait. Alıp satabiliyorlar. Otomobiller de öyle. Yeni model bir araba almak
isterseniz iki zorluk ile karşılaşıyorsunuz. Birincisi sadece Gelly veya
benzeri Çin malı yeni otomobillerden birini seçmek zorundasınız. İkincisi ise
bu otomobili alacak parayı bulmanız gerekli. En ucuz Çin markası yeni model
otomobil bile 25.000 $ civarında. Daha 2009 yılına kadar aylık 25 $ civarı bir
maaş ile çalışan Küba halkında bu parayı biriktirebilen kişi sayısı ise tahmin
edersiniz ki çok çok az.
Küba’ya gitmeden önce insanların aklında genellikle şu soru
oluyor: “Hem komünizm hem de ambargo ile bu insanlar ne yiyorlar, ne içiyorlar
ve nasıl yaşıyorlar?”
Küba kokteyl çeşitleri
Küba’da ne içilir? Her yerde bulabileceğiniz şişe sular en
sağlıklı olmasının yanı sıra, taze sıkılmış şeker kamışı ve hindistan çevizi
suyu da diğer sağlıklı içecek alternatifleri. Kübalılar kendi kola, sprite ve
fantalarını da üretmiş, bu isimlerle isteyin ama size Küba markası gelecektir.
Cristal ve Bucanero isimli iki bira markasını da heryerde bulabilirsiniz.
Küba'da az da olsa İtalyan, İspanyol ve Şili şarabı da bulunuyor. Ayrıca rom
ile yapılan bir çok kokteylleri de var. Mojito, pina coloda, daiquiri, ron punch ve içinde bal, limon suyu, rom ve
buz olan canchanchara bunların en meşhurları ..
Evet Küba çok ağır ambargo altında hayatta kalmaya çalışan
bir ülke ama onlar da bir çaresini bulmuşlar. 2008 yılı Dünya Bankası
verilerine göre: Küba’nın gayri safi milli hasılası (ülke vatandaşlarının bir
yıl için ürettikleri toplam mal ve hizmetlerin ABD doları karşılığındaki
değerinin toplamı) 61 milyar ABD dolardır!! Bu rakam küçümsenecek bir rakam
değil. Aynı yılın rakamlarında Türkiye 657 milyar dolar ile dünyada 17.
sıradayken, Küba ise Hırvatistan, Suriye, Slovenya, Bulgaristan, Ürdün,
İzlanda, Ermenistan gibi birçok ülkeyi geride bırakarak listedeki 192 ülke
içerisinde 63. sırayı almış almıştır. Bu gelirin büyük çoğunluğu ülkeyi 21.yy'a
hazırlamak üzere altyapı, sağlık, eğitim hizmetleri ile maaşlara harcanıyor. 61
milyar dolarlık gayri safi milli hasılayı 12 milyonluk ülke nüfusuna bölersek
kişi başı 5.000 $ gelir demek. Tabii Küba’da kişi başı 5.000 $ kazanan kişi
sayısı pek yok !
Peki bu kazançlar ve gelirler komünist Küba’nın ağır ambargo
altında yaşayan vatandaşlarını nasıl etkiliyor?
İşte Küba gezisini, diğer bütün ülke gezilerinden
farklılaştıran eşsiz deneyimi gözlerinizle görüp yaşamak için Küba’ya gitmeniz
gerekli. Ama ben yine de Türk erkeklerinin daha iyi anlayabileceği şekilde
biraz anlatmaya çalışacağım, çünkü ben Küba’da ki yaşamı askerlik yaptığımız
kışlaya benzetiyorum. Ancak askeri disiplinden bahsetmiyorum, günlük kışla
yaşamındaki varlıklar ve yokluklar gibi… Askere giden zengin veya fakir herkes
aynı üniformayı giyer. Küba’da da moda diye bir şey yok, Herkes benzer
elbiseler giyiyor çünkü mağaza ve çeşit isteseniz de yok denecek kadar kısıtlı.
Askerde yemekler genelde aynı tip karavanadır. Küba’da da bir ailenin yemekleri
domuz, balık, tavuk, patates ve sebze gibi yemekler olup arabanızla süpermarkete
gidip sepet sepet değişik marka ürün alma şansınız yok. Askerde şahsi arabanız
olmadığı için, bölüğün tankı, kamyonu, jipi ne bulursanız gocunmadan
binersiniz. Küba’da da şahıs arabası çok az olduğu için halk da kamyon, at
arabası, otobüs ne bulursa biner. Askerde paranız olsa da harcayabileceğiniz
tek yer askeri kantindir. Küba’da da çok kısıtlı ürün girişi var ve bunları
satan yerler kantine benziyor. Askerlikteki gibi eğitim ve sağlık
harcamalarınızı düşünmezsiniz çünkü hepsini devlet karşılıyor. Askerde zengin
fakir ayırt edemezsiniz. Küba’da da pek ayırt edebileceğiniz bir fark olmasa da
askerlikteki kadar farkı anlayabilirsiniz. Askerlikte sadece kantinde size
gösterilen belli bir televizyon kanalını seyredersiniz ve dış dünya ile bağınız
kopuktur. Küba’da da evinizden sadece devlet kanallarını seyredersiniz ve ne
reklam ne moda ne de magazin seyredemezsiniz. Askerde alışveriş dürtülerinizi
harekete geçiren reklam panoları yoktur, yarın yemekte ne yiyeceğim, patron
işten atar mı düşüncesi yoktur. Küba’da da bunların hiçbiri yoktur rahat ve
kafanız huzurlu uyursunuz !! Ama 2016 yılında Fidel Castro'nun ölümü ardından yabancı sermaye tekrar Küba'ya girmeye başladı ! Artık Küba'da internet var.. Tüm dünyayı yakından izliyorlar.. hem zihinleri, hem bakış açıları, hem para kazanma hırsları büyük değişim içerisine girdi..
Küba ne zaman
gezilir?
Küba'da hava sıcaklığı yıl boyunca 20-35 derece arasında ve
sıcaktır. Haziran ve Ağustos ayları arasındaki dönem hava çok sıcak olmasının
yanı sıra özellikle Mayıs sonu, Eylül ve Ekim ayı başlarındaki yoğun sağanak
yağışlar gezi yapmayı zorlaştırmaktadır. Küba'da en iyi gezilecek mevsim ;
Kasım ile Nisan ayları arasında tavsiye edilmektedir.
Başkent Havana 16.yy'da kurulmuş bir İspanyol koloni şehri.
Elçilikler ve otellerin yoğun olarak bulunduğu Miramar semti bugün Havana'nın
en hızlı gelişen semti. Fakat Havana'da tatil değil de kültüren bir gezi yapmak
istiyorsanız, şehrin en eski 2 mahallesi olan La Habana Vieja ve Centro
Havana'yı dolaşmalısınız.
Malecon caddesi, İzmir kordon gibi Centro Habana'nın deniz
kıyısı boyunca uzanıyor. Bu semt 20.yy başında iş merkezleri, pahalı cafe,
restoran ve otelleri ile Amerikalı turistlerin en popüler eğlence bölgesiyken,
devrim sonrası boşalan iş yerleri ve evlere; Fidel Castro taşradan gelen Kübalı
halkı yerleştirmiş. Bu sebeple Centro Habana günümüzde, balkonlarında
çamaşırları asılı varoş bir mahalle görünümünü almış.
UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan La Habana
Vieja semti de aynı kaderi paylaşıyor ama buradaki tarihi meydanlar ve sokaklar
turizmin gelişmesiyle hızla yenileniyor. Habana Vieja'da bulunan "Obispo
Sokağı" şehrin en canlı bölgesi, sokak boyunca kafeler, bar, restoran ve
butik otellerle dolu. Sokak müzisyenleri etrafında toplanan ve sizlere
gülücükler atan Kübalı genç kız ve erkekler ise turistlerle tanışma derdinde..
Yağlıboya tablolar, el işi deri ve tahta eşyalar ise küçük dükkanlarda
alıcıların bekliyor. Küba'da pazarlık ta yapabilirsiniz. Sokakta yürürken size
sürekli laf atıyor ve nerelisiniz diye soruyorlar. Türkiye'den geldik diyince
"ooohh vaav" diyorlar ama sebebini anlayamıyorsunuz.
Zaten Küba'da Türkiye pek tanınmıyor, ülkemizin başkentini
bilene rastlayamadık. Para bozdururken en iyi kuru bankalar verdiği için
Obispo'da bulunan bankalarda para da bozdurmanızı tavsiye ederim, pasaportunuzu
da istiyorlar haberiniz olsun. Dolar veya euro ile alışveriş yapmak yaygın
olmadığı için muhakkak yanınızda CUC olması gerekir.
Şehrin bu en eski semti meydanlar bakımından da çok zengin;
Katedral Meydanı, Plaza De Armas,San Francisco Meydanı, Plaza Vieja ve Capitol
Meydanı turizm ile yeniden canlanmış zevkle dolaşılıp vakit geçirilecek yerler.
Ernest Hemingway'in en sevdiği barlar da burada. Mohito içtiği "La
Bodeguita del Medio" ve daiquiri kokteylini içtiği "La
Floridita" barları Habana Vieja semtinin bugün de hala en güzel mekanları.
Plaza de Armas'da, Santa Isabel otelin terası veya limana bakan tarafındaki
restoranlar da yemek için ideal yerler. Plaza Vieja'nın köşesinde bulunan Cafe
Taberna'yı ise hem Bueno Vista Social Clup üyelerini dinlemek, hemde birşeyler
yemek için de öneririm.
Morro, Punta, Fuerza ve San Carlos de la Cabana kaleleri ise
bu semtin bir başka önemli yapıları. Devrim Müzesi, Şehir Müzesi ve Rom
Müzesi'ni de gezmek isterseniz sadece Havana'nın La Habana Vieja en az 2 gün
ayırmanız gerekir.
Küba turunda gezilecek yerler sadece Havana değil tabi ki..
Pınar Del Rio’da Vinales Vadisi, eski ticari limanı
Cienfuegos ve Trinidad şehirleri de UNESCO listesinde bulunuyor. Buraları da
gezmeden Küba’dan dönmemek gerekli. Adanın güneyinde bulunan Trinidad hem
doğası, hem de çok iyi korunmuş nostaljik mimarisi ile insanı büyülüyor. Bir de
Türkiye’de kış ayları yaşanırken Karayip sahillerinin bembeyaz ince kumlu
plajlarında güneşlenmek, dalgasız denizde yüzmek ve sahilde palmiyeler altında
kokteylinizi yudumlamanın keyfi bambaşka…
Küba'da değişmeyen ne var derseniz: Müzik ve eğlenceye
düşkünlük !! Küba'lılar kapı gıcırtısına oynamayı seven insanlar. Genç-yaşlı
demeden hepsi cıvıl cıvıl, hepsi sıcakkanlı ve dost canlısı. Espri yapmayı,
şakalaşmayı çok seviyorlar. Havana'da deniz kıyısında Malecon boyunca akşamları
"sırtlarını denize dönüp" hala şarkılar söyleyerek rom içiyorlar...
Casa dela Musica'da hala haftanın her günü 1 $ karşılığında rock, pop, rap,
latin müziği konserleri dinliyorlar. Hala hiçbir yerde ne reklam panosu, ne de
“indirim-ucuzluk” afişi var, aklınız hiçbir şekilde alışverişe gitmiyor. Hava
hala çok güzel, kumsalları ve denizi pırıl pırıl. Hayat hala turistler için çok
ucuz. İlkokul öğrencileri müzelerde öğretmenleri ile beraber cıvıl cıvıl
gezmeye devam ediyorlar. Kübalılar hala Fidel Castro ve devrime bağlılar,
purolarını içerken ülkelerindeki yeni gelişmeleri dans edip şarkılar söyleyerek
yavaş yavaş hazmediyorlar...
Kansav Arslan
Tempo Tur ile Küba Turu
Not : 2000'li yıllarının başından beri her yıl defalarca gittiğim Küba, sürekli ve hızlı şekilde değişmeye devam ediyor. Bu değişim Fidel Castro'nun 25 Kasım 2016 tarihindeki ölümü ardından daha da hızlandı.
Not : 2000'li yıllarının başından beri her yıl defalarca gittiğim Küba, sürekli ve hızlı şekilde değişmeye devam ediyor. Bu değişim Fidel Castro'nun 25 Kasım 2016 tarihindeki ölümü ardından daha da hızlandı.
Kansav Arslan
Tempo Tur ile Küba turu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder